Ham Öykü - 3 (Gerçek Bir Hayat Hikâyesinden Çarpıtılmıştır)
Üç yıl önce bir sabah nereden geldiğini bilmediğim miyavlama benzeri cılız seslerle uyandım. Sesin kaynağını bulmak istedim ama saat çok erkendi, ortalık henüz loştu. Üstelik göz kapaklarım üzerlerinde hafriyat toprağı varmışçasına ağırdı. Gözlerim merâkıma galip geldi, uykuya geri döndüm. Gün ağarınca tüm ağırlıklardan kurtulmuş olarak tekrar uyandım. Elimi yüzümü yıkadım, üzerimi değiştirmek için gardıroba yöneldim. Gardıropta beni kedim Lokum, etrafında dört kuş lokumuyla birlikte karşıladı. Sevinçle evdekilere haber verdim.
Odamı doğum odasına dönüştürüp kedilerin rahatını sağladıktan sonra aile grubuna fotoğraf gönderdik.
Gurup vaktine doğru ablamlar ziyarete geldi. Yeğenlerimle yavrulara Pamuk, Boncuk, Yumoş falan gibi isimler vermeyi düşündük, ama fikirlerimiz rağbet görmedi. Kedilerin üçüne yeğenlerimin adı, birine benim adım verildi. Kızlara Mustafa, Kuzey ve Deniz isimlerini; erkek yavruya Sude ismini verdiğimizi fark edince isimleri unuttuk gitti.
Yavrular üç aylık olduklarında iki kardeşi bir aile sahiplendi. Diğer iki kardeş bizimle kaldı. Anneleri bir süre sonra yavrularını tanımaz oldu. Kediler arasında ev hakimiyeti savaşları başladı. Sonunda Lokum mağlubiyeti kabul edip evden kaçtı, onu bir daha göremedik. Şimdilerde iki kardeşin çapraz ateşinde hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Yorumlar