(Sokrates’in karısı birden sahneye girer ve sahnedeki çocuklara süpürge fırlatır.)
HABİBE: Mikrobun çocuğu bir yapmadığın bu kalmıştı, bunu da yaptın tam oldu! Herif baksana şu eniklere be adam, belim koptu temizlikten. Herif!
SOKRATES: Ne var be kadın, ne var geldim!
HABİBE: İşte baş mikropta geldi.
SOKRATES: Sesinin güzelliğini duydum. (Midesi bulanır.) Geldim karıcığım.
HABİBE: Ben burada boşa koyulmuş hedeflerinle uğraşıyorum, ortalıkta yoksun. Neredesin sen? Düşündüğüm yerde değilsindir umarım. Çünkü kafanı tuğla ile ezmek istemiyorum.
SOKRATES: Bildiğim tek bir şey var o da hiçbir şey bilmediğim.
HABİBE: (Yakasından tutar, süpürgeye doğru götürür.) Benimde bildiğim tek şey var. O da evin temizlenmesi gerektiği. Al şunu hemen etrafı tertemiz et! (İçeri doğru giderken geri döner.) He git bir banyo yap artık Allah’+ını seversen ya. Sinek geliyor sana farkında mısın? Neye gelir sinek biliyorsun herhalde!
SOKRATES: Bildiğim… (Birden bağırarak HABİBE araya girer.)
HABİBE: Boka! ( Sahneden çıkar)
(Temizlik yaparken birden öğrencisi EFLATUN girer.)
EFLATUN: Heh hocam buradaymışsınız. Bende sizi arıyordum. Herkes hazır sizi bekliyor.
SOKRATES: İçimde beni doğru yoldan alıkoyan bir ses var EFLATUN.
EFLATUN: Hayrolsun hocam.
SOKRATES: Temizlik nedir?
EFLATUN: İnsanların hastalıktan ve düzensizlikten uzak yaşama isteğini dile getirmesidir hocam.
SOKRATES: Süpürge bir bak. Her detayında ayrı bir çalı. Tuğlalara bak. Bazısı mermer, bazısı kerpiç. Kerpiç değilde mermer canını acıtır tene değdiğinde. İşte hayattan beklentin bir mermer değilse eğer, süpürgenin çalıları kadar temiz olmak istersin. (Devam eder temizliğe)
EFLATUN: Ben hocaya derdimi anlatıyorum, hoca bana süpürgesini sallıyor. Hocam öğrenciler sizi bekliyor neden gelmiyorsunuz kahveye.
SOKRATES: Evlaldım şu an ders planlaması yapıyorum. Nesne- Kavram ilişkisinin detaylarını anlatmak için hazırlık yapıyorum. Sen hemen kahveye koş, SOKRATES geliyor derin hazırlık yapıyor de.
EFLATUN: Peki hocam. Bizde süpürge alalım mı hocam ders meteryali olarak?
SOKRATES: Ben ayarlayacağım yavrum hadi koş. Daha buralar bitecek, koş git hadi.
EFLATUN: Peki hocam. (Koşarak gider.)
(O sırada HABİBE girer.)
HABİBE: Bunun ne işi var be?
SOKRATES: Geçiyormuş, uğradı. Sever beni bilirsin. Merak ettiklerini de sorar arada. E fikirlerime önem verir canım.
HABİBE: Kılavuzu karga olanın…
SOKRATES: HABİBE… Abartma temizleyeceğim işte. Temizleyeyim biraz çarşıya pazara uğrayayım.
HABİBE: Tabi normalde az uğruyorsun, gezsin beyimiz. Gezeceğine iş bak iş. Eve giren aş yok bu sağa sola abuk sabuk şeyler anlatıyor.
SOKRATES: Kızım çalışıyorum ya. Heykel yaptım yeni. Son rütuşları yapayım satacağım onu. Birde zaten babam bana miras neler bıraktı biliyorsun.
HABİBE: Keşke beyin bıraksaymış miras olarak. Hazıra dağ dayanmaz dağ! Hem bu heykellerde neyin nesi. Bu üç orospunun üçüde bana benzemiyor.
SOKRATES: Üç güzeller onlar sevgilim. Yemin ederim ki, şuradan şuray gitmek nasip olmasın ki sana olan aşkımı burada anlattım. Nazar değmesin diye aşkımızı üçe böldüm, birazda değiştirdim.
(Fenalaşır.)
HABİBE: Sokratıma bir şey oluyor koşun! Komşular yetişin Sokratıma bir şey oluyor!
SOKRATES: Yok kız yok hemen velveleye verme herkesi. Neden olduğunu anlamadığım bir uyuşma başladı sol tarafımda.
HABİBE: Sen dinlen. Bir yere gitme bugün.
SOKRATES: Bir şifacı arkadaş bana uyuşmaya yürümek iyi gelir demişti zamanında.
HABİBE: İyi öyleyse. Ama aklım sende kalmasın.
SOKRATES: Yok yok merak etme.
HABİBE: Bana bak çirkinsin, korkaksın, pissin, aksisin, işin gücün boş boş şeyler ama yine de sen benim kocamsın, evimin direğisin.
(Sokrates gider. Habibe sahneyi temizlerken durur.
HABİBE: Boklu direğim benim.
Yorumlar