İçerik Resmi

Narsist Sevgilim


favorite 0 visibility 17 bookmark 0


Terazi burcu kadını olarak biraz flört öz bir insanım. Belki biraz da çapkın… Yaşadığım ilk ciddi birliktelik ve ayrılık sonrası, bir daha hiçbir erkeğin beni o derece üzmesine izin vermeyeceğime dair kendime söz verdim. Uzun bir süre boyunca bu sözümde de durdum. Hatta öyle bir durdum ki, yaklaşık dört yıl kimseyle görüşüp sevgili olmadım.

Yalnız, geçen dört yılın sonunda işe başladım. Daha önce tecrübemin olmadığı bir işti; bu yüzden ilk günüm çok stresli ve yoğun geçti. Ama o yoğunlukta bile kendisini hissettirdi: Gün içerisinde şirket telefonunu sürekli araması, sonra bir anda gelip ricada bulunması ve benim “Siz kimsiniz?” diye sormamla daha çok dikkatini çekmem bir oldu.

Meğer hem tip olarak hem de karakter olarak tam istediği kişiymişim; bunu bana o değil, en yakın arkadaşı söyledi. Bilmeden, beni uyarmak amaçlı söylemişti; ben ise dikkate almadım. İlk günden kafayı koyan adamı merak ettim. ilk gün, eve bırakma bahanesiyle ilk ve son dışarıda yemeğimizi yedik. İşte bu kadar hızlıydı. Belki de bu cesareti ve hızı hoşuma gitmişti.

İşin açığı, öncesinde erkeklere kök söktüren ben, onları parmağında oynatan ben, ona da bu şekilde yaklaşacağımı düşündürmüştü. Sonrasında ne mi oldu? Yalnız yaşayan, kendi ayakları üzerinde duran beni koruyup kolladığını da fark ettim. Onun yanında kendimi güçlü hissetmeme gerek yoktu; artık o vardı. Gün içerisindeki minik sürprizleri, hemen ona kapılmama neden oldu.

Tüm samimiyetim ve dürüstlüğümle söylüyorum: Sadece kapılmadım, aşık oldum. Onu gördüğümde hızla atan kalbim, dilimin birbirine dolanması, sabah erkenden uyanmakta zorlanan benim mutlulukla uyanıp koşarak işe gitmem bunun en büyük kanıtıydı.

Çok sürmeden kavgalarımız ve kıskançlıklarımız da başladı. Ben hayatımda hiçbir erkekle, özellikle mesaj yoluyla çirkinleşip kavga edeceğimi düşünmezken, onunla öyle kavgalar ettik ki sözlerimizle birbirimizi yerin dibine sokuyorduk.

Sürekli ayrılıp delice sözler söyleyip, sonrasında bunları biz yaşamamışız gibi tekrar bir araya geliyorduk. Sürekli evde vakit geçiriyorduk. Yoğun çalıştığımız için pek vakit olmuyordu ama sonradan anladım ki bunu koz olarak kullanırmış.

Bana bir yandan çok güzel şeyler yaşatıp mutlu ederken, bir yandan da çok zor ve berbat günler geçirmeme neden oluyordu. Beni aldattığının da farkındaydım. Hatta aldattığı kişileri bile biliyordum; nerede yaptığını da… Ve her seferinde affediyordum.

Çünkü onu öyle böyle sevmiyordum. Sanki dünyada ondan başka erkek yoktu. Beni görmesi ve fark etmesi için uğraşıyordum. Sürekli dua ediyordum: Kalbi ve ruhu güzelleşsin, bana ve ilişkimize sahip çıkabilsin diye. Onun kollarında huzurla uyuyordum. Onu uyurken izlemeyi seviyordum. Bir gülümsemesi beni eritip bitiriyordu.

Gözüm ondan başka erkeği görmüyordu. Peşimde olan erkeklerden gıcık alıyordum. Onu sadece onu istiyordum. Bu ilişkinin beni yıprattığını ve tükettiğini fark ediyordum ama bırakamıyordum.

Ondan önce kimseye eyvallahı olmayan ben, bir erkek için yapmam dediğim her şeyi yaptım; onun karşısında çaresizdim. Kırgınlığım ne kadar çoksa, sevgim ve aşkım da bir o kadar çoktu. Sonra bir gün, o uyurken telefonuna sürekli mesajlar geldiğini fark ettim. Yaptığım bir şey değildir ama telefonu elime alıp açıp baktım. Bir kişi değildi; görüştüğü en az on kişi vardı: Aşkım, canım dediği, sevişmek için yer ayarladığı, kavga ettiği kişiler…

Hayatımda ilk defa nefes almayı unuttum; kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi. Neden bilmem, kendimi evden dışarı attım. Bahçeye gidip oturdum. Aldığım ilk nefesle mesaj attım: “Ben marketteyim, ben gelene kadar evden gitmiş ol.” Beynim uğulduyordu, kalbim vücuduma ağır geliyordu. Gururum, onurum yerle bir olmuştu. O hislerimin, duygularımın gerçek anlamda bir tarifi yok; ancak yaşayan bilir.
Sürekli kendime kızıyordum: “Bunu hak ettin, farkındaydın, biliyordun ama her seferinde kabul ettin.” Biraz sakinleşince eve gittim; hâlâ uyuyordu. Sert bir şekilde uyandırdım, banyoya gireceğimi ve çıktığımda evden gitmiş olması gerektiğini söyledim. Anında evden çıktı ve gitti. Hatırladığım tek şey, hiç ağlamadığım. Ve kendime çok şaşırdım. Ona her türlü zarar verebilecek kapasitede bir insandım; fiziki anlamda bile… işini, onurunu kaybetmesine neden olacak gücüm ve tanıdıklarım bile vardı. Ben ise küfür bile etmedim, hakaret etmedim, bağırmadım, ağlamadım. Sadece sustum. Uzun bir müddet sustum. Çünkü suçlu biri varsa o da bendim.

Fazla sürmedi; annemi kaybettim. Ve ilk aradığım kişi oydu. Çünkü bir yandan bağımlıydım ona. Beklediğimden iyi destek oldu; şaşırmadım dersem yalan olur. Yanıma gelip sarıldığında da bir tek onun iyi geldiğini fark ettim. Ve bu sefer rol yapmıyordu; gerçekten acımı paylaşıyordu. Fakat annemin acısı o kadar ağır geliyordu ki, benzer şeyler yaptığını gördüğümde tekrar çıkardım hayatımdan.

Çok sürmedi; biriyle tanıştım. Hem modellik hem oyunculuk yapıyordu. İnanılmaz yakışıklıydı. Sohbet sarıp, enerjimiz tutunca “neden olmasın” dedik o an. İkimiz de el ele sokaklarda gezerken kendimi gerçekten mutlu hissettim. Sanki ilahi bir mesaj vardı: “Dünyadaki tek erkek o değil. Acılar bitiyor, zaman mutlu olma zamanı.”

Yeni kişi ile birlikteliğim fazla uzun sürmedi; ondan sonra hayatıma girenlerle de, denemek istediklerimle bile. Çünkü ben çok fazla değiştim. Annemin acısı, yaşadığım bir buçuk yıl süren savaşın etkisi, benim tahammülümü bitirdi. Yeterince saygısızlığa uğradım; yalanların en alasını duyduğum için mücadele yetimi kaybettim.

Evet, bir ilişkim olsun, mutlu olayım istiyorum ama yalanlara, aptal yerine koyulmaya, saygısızlığa sabrım yok. Giden gitmiş; umurumda bile değil.

Narsis sevgilinin bende bıraktığı en büyük travma bu sanırım. Peki tam olarak o zaman mı bitti derseniz, hayır, o zaman bitmedi. Ara ara yazdığı, bazen benim de duramayıp yazdığım, görüştüğüm anlar oldu. Ve her görüşmemde, ona olan sevgimin ve aşkımın da yok olduğunu görmek beni mutlu etti. Artık dalga geçiyor ve onu sürekli teste tabi tutuyordum. En son baktım, cidden ben bu adama karşı hiçbir şey hissetmiyorum; gerçek noktayı o zaman koydum.

Şimdi sadece bana gerçekten değer verecek, saygı duyacak kaliteli, düzgün birine kapım açık. Tabii ki deniyor ve şans veriyorum; ama erkeklerin neredeyse hepsinin aklı bir karış havada. Yine de inanıyorum: doğru kişi, doğru zamanda karşıma çıkacak.

Sanırım her on kişiden dokuzu benim yaşadığım şekilde bir ilişki mutlaka yaşıyor. Bu yazıyı yazma nedenim de bu:

Yalnız değiliz.

Ve suçlu asla ben ya da siz değilsiniz. Onların hasta olması, bizim suçumuz değil. En saf sevgimizi sunmamızda, istedik ve yaşadık; acısıyla tatlısıyla.

Hayat devam ediyor.



Önerilen Yazılar

Article Image

I RAN OUT OF IDEAS


favorite 6 visibility 66 bookmark
Article Image

ŞAH MAT


favorite 0 visibility 3 bookmark
Article Image

Doktor


favorite 0 visibility 1 bookmark
Article Image

KÖTÜLÜK BİR SEÇİM Mİ?


favorite 4 visibility 3 bookmark

Yorumlar