Bir uçurtma gördüm bu sabah, göklerde renkleriyle süzülüyor ve gökyüzünü tatlı bir heyecanla sarıyordu. Sabah sabah uçan bu uçurtmanın sahibinin kim olduğunu merak ettim ve gözlerimin önünden kendi çocukluğum gelip geçti…
Babamla kırsal alanda uçurmaya çalıştığım ilk uçurtmam aklıma gelmişti. Pembe ve yeşil renklerde ve kuyruğu uzundu. Babam bana sabırla nasıl uçurmam gerektiğini anlatıyordu, ama çocukluk aklı işte heyecandan ipi birbirine dolamıştım ve güzel uçurtmam yükselemeden yere düşmüştü.
Üzülmüştüm elbette, babam üzülmemem için bana küçük bir büfeden limonata almıştı ve güldürmeye çalışıyordu. Elimde kocaman uçurtmamla limonatamı içmeye çalışıyordum.
“bir daha ki gelişimizde kesin uçuracaksın, sadece biraz çalışman lazım.” Demişti babam bana. Ama ben uçurmayı beceremediğim duygusuna kapılarak ne bir daha gidelim dedim ne de uçurtmamı elime aldım. Yıllar öylece geçti gitti üstünden…
Ne zaman karşıma sevdiğim bir şey gelse “acaba yapabilir miyim?” sorusu hep kalımın bir köşesinde kalmıştı. “acaba uçurabilir miyim?” belki de o zamanlar bu duygunun altında üzülmeseydim “haydi baba! Yeniden deneyelim” deseydim belki de şimdi daha güvenli ve yapabileceğime inandığım duyguların içinde farklı bir yolda ilerliyor olurdum.
Yıllar geçti, ben uçurtmamı unuttum ve bir daha asla uçurmak için mücadele etmedim, ama içimde oluşan eksiklik bir türlü tamamlanamadı. Sonradan fark ettim bu duygunun bende yarattığı derin anlamı.
Havada dans eden uçurtma, küçükken elimde tuttuğum uçurtmam gibi rengârenk ve uzun kuyrukluydu. Ufak bir çocuk ve bir adam yeşilliklerin arasından mavi gökyüzüne yükseltmişti uçurtmayı. Uçurtma özgür olmaktan mutlu bir şekilde salıyordu gökyüzünde. Çocuğun yanında duran adam sakince anlatıyordu çocuğa belki de babasıydı. Uçurtma bir anda yer düştüğünde benimde yüreğim hoplamıştı ve bir anda otobüsün camından seslenmek istemiştim. “hey çocuk! Asla pes etme yeniden koş ve yeniden yükselt hayallerini.” Çocuk sanki yüreğimden geçenleri duymuş gibi eline aldığı uçurtmayla koşmaya başladı. Adam alkışlarla çocuğun yanında koşuyordu. Birden ellerini hafifletti ve uçurtma yeniden havalandı sevdiği bulutların arasına….
Benim bir zamanlar umudumu kaybettiğim anları o çocuk yaşamasın istemiştim ve yaşamadı, düşse bile yeniden başladı… Gözlerim dolmuştu ve o çocuk kadar mutlu olmuştum. Gözlerimi kısa süreliğine kapadığımda kendi çocukluğum elinde uçurtmasıyla bana gülümsüyordu, ama bir şey eksikti…
Bir bardak soğuk limonata…
Otobüsten iner inmez, hemen bir büfeden limonata aldım. Tahta tabureye oturarak bardağa baktım…
Geçmişime, hayallerimin peşinden koşmak için geç kalmadığıma, düşsem de yeniden uçabileceğime olan inancıma, babama ve şartlar nasıl olursa olsun istediklerinin peşini bırakmamayı öğreten küçük çocuğa doğru bardağımı kaldırdım ve serin limonatamı yudumladım…
Gizemli (Gölge Yazar)
Yorumlar