22 Ağustos 2025
Fısıltı
1
12
0
Hiç gördüğünüz bir insana zihninizden not verdiniz mi? İnsanlarla ilgili kanaatlere vardınız ve davranışlarınızı bu kararlarınıza göre şekillendirdiniz mi? Ya da bir şekilde yargılanan çevrenin günah keçisi ilan ettiği kişi siz misiniz? Belki bu okuduklarınızı yaptığınızın farkında bile değilsiniz. Zihnimizin şaşırtıcı bir işleyişi vardır. Size düşündükleriniz olduğunuzu söylesem nasıl bir tepki verirdiniz? Gelin bu konuyu sizinle biraz daha açalım.
Bir sabah gayet normal günlük rutinlerinize devam ederken birden elinize telefonunuzu alıyor ve sosyal medyada vakit geçiriyorsunuz. Telefonunuzu kaydırıyor, izlediğiniz içeriklere gelen yorumları okuyor, yorum yapıyorsunuz. Zamanınızı o dünyanın içinde kaybederken sizde bir duygu açığa çıkıyor. bir içerikte kırk beş dakika vakit geçirmişsiniz ve o kişinin samimiyetsiz davrandığını, gösteriş merakı olduğunu yoksa hayatında bu sunumları yapmayacağını, tüm bunları beğeni için yaptığını, israf yaptığını ve kocasının bu konuda şikayetçi olduğunu hatta kocasıyla tartıştığını düşünüyorsunuz. Zaten yaptığı işi kötü yaptığını düşünüyorsunuz siz ondan daha iyi yapardınız. Parmaklarınız sizi onaylayan yorumlara beğeni atıyor. Düşüncelerinizi destekleyen yorumların altına yorumlar yapıyor, keyif alıyorsunuz. Belki de içten içe o insana had bildirmek istiyorsunuz. Şimdi bu resme uzaktan bakalım.
Siz kaçış olarak telefona yöneldiniz bu sizin için belki bir alışkanlık oldu belki de kaçış olarak bunu kullanıyorsunuz. Beyninizin ödül mekanizması devreye girdi. Egonuz bundan keyif aldı. İyi hissediyorsunuz. Peki bir fısıltıyı fark ettiniz mi? Size fısıldayan bir yanınızı.
Bu yanınız sizinle bilinçsiz davranışlarınız aracılığıyla açık olur, diğer insanlar vasıtasıyla konuşur, herkesten sakladığınız gizlediğiniz arzularınızda görünür, toplumdan kaçırdığınız bastırdığınız bir yanınızda gizlenir. O farkında dahi olmadığınız potansiyellerinizin mabedidir. O, sizin gölgenizdir.
Gölge insanların rahatsız olduğunuz davranışlarında gizlenir, bilinçsizce yaptığınız işlerde, belki bir konuşmada yahut gelen aramada, tetiklendiğiniz ortamlarda ya da rüyalarınızda. Bunların hepsi açığa çıkmak isteyen gölgenin fısıltılarıdır. Farkında olun ya da olmayın sizinle temas kurmaya devam eder. Varlığınızın bir yanı bütünlüğü arzular ve görülmek ister. Bunlar diğer insanlar, dış dünya tarafından değildir. O sizsinizdir. Gölgeyle randevuya çıkmanın sizin için ne kadar rahatsız edici olduğunun farkındayım. Hemen karşınızda oturuyor ve size bir o kadar yakın. Ne kadar görmek istemediğiniz kaçtığınız belki de utandığınız yanlarınız karşınıza geçmiş oturuyor. Belki bu durumun içinde sizi rahatsız eden bir şekilde sırıtıyor da olabilir. Peki bu randevuya olumsuz yanıt verdiğinizi varsayalım. Keyifli geçen günün sonunda, uyumaya karar verdiğinizde rüyanızda size neden randevuya gelmediğinizi soracaktır. Huzursuz bir şekilde uyanıp günlük rutinlerinizi devam ettirirken yolda sizi tetikleyen bir travmanızla yüz yüze geleceksiniz. Sonraki bir gün, komşunuzla gereksiz bir olaydan kavga edecek ve gece boyu tüm konuşmayı zihninizde devam ettireceksiniz. Tüm bunlar komşunuz uyurken olacak. İş yerinizdeki sevmediğiniz o kişinin terfi aldığını duyacak buna içten içe hem sinirlenecek hemde o kişiyle kendinizi kıyaslayıp duracaksınız. Buna benzer rahatsız edici durumlar devam edecek ve gölgeniz sizi o masada hep beklemeye devam edecek. Gelmemek için verdiğiniz her kararda sandalyede oturan gölgeniz büyümeye devam edecek. Gölgenin canavarlaşması durumu dediğimiz bu hal artık ertelediğiniz randevuların kesilen hesabına benzer. O kadar kaçtınız ve ötelediniz ki şiddetle uyandırılmaya çağırıldınız. Bu bastırdığınız, kaçtığınız ve görmezden geldiğiniz her şeyin bir volkan gibi patlamasına benzer.
Beyaz kuğu olmaya bu kadar odaklanırken aynı zamanda siyah bir kuğu da olabileceğiniz gerçeğinden uzak durmayın. Belki en değerli hazineniz oradadır ve siz o kilidi açmadığınız için bir ömür kendinizi yoksul sanarak yaşayacak ve adını koyamadığınız ızdırabın suçlusuna hayat adını vereceksiniz...
Bir sabah gayet normal günlük rutinlerinize devam ederken birden elinize telefonunuzu alıyor ve sosyal medyada vakit geçiriyorsunuz. Telefonunuzu kaydırıyor, izlediğiniz içeriklere gelen yorumları okuyor, yorum yapıyorsunuz. Zamanınızı o dünyanın içinde kaybederken sizde bir duygu açığa çıkıyor. bir içerikte kırk beş dakika vakit geçirmişsiniz ve o kişinin samimiyetsiz davrandığını, gösteriş merakı olduğunu yoksa hayatında bu sunumları yapmayacağını, tüm bunları beğeni için yaptığını, israf yaptığını ve kocasının bu konuda şikayetçi olduğunu hatta kocasıyla tartıştığını düşünüyorsunuz. Zaten yaptığı işi kötü yaptığını düşünüyorsunuz siz ondan daha iyi yapardınız. Parmaklarınız sizi onaylayan yorumlara beğeni atıyor. Düşüncelerinizi destekleyen yorumların altına yorumlar yapıyor, keyif alıyorsunuz. Belki de içten içe o insana had bildirmek istiyorsunuz. Şimdi bu resme uzaktan bakalım.
Siz kaçış olarak telefona yöneldiniz bu sizin için belki bir alışkanlık oldu belki de kaçış olarak bunu kullanıyorsunuz. Beyninizin ödül mekanizması devreye girdi. Egonuz bundan keyif aldı. İyi hissediyorsunuz. Peki bir fısıltıyı fark ettiniz mi? Size fısıldayan bir yanınızı.
Bu yanınız sizinle bilinçsiz davranışlarınız aracılığıyla açık olur, diğer insanlar vasıtasıyla konuşur, herkesten sakladığınız gizlediğiniz arzularınızda görünür, toplumdan kaçırdığınız bastırdığınız bir yanınızda gizlenir. O farkında dahi olmadığınız potansiyellerinizin mabedidir. O, sizin gölgenizdir.
Gölge insanların rahatsız olduğunuz davranışlarında gizlenir, bilinçsizce yaptığınız işlerde, belki bir konuşmada yahut gelen aramada, tetiklendiğiniz ortamlarda ya da rüyalarınızda. Bunların hepsi açığa çıkmak isteyen gölgenin fısıltılarıdır. Farkında olun ya da olmayın sizinle temas kurmaya devam eder. Varlığınızın bir yanı bütünlüğü arzular ve görülmek ister. Bunlar diğer insanlar, dış dünya tarafından değildir. O sizsinizdir. Gölgeyle randevuya çıkmanın sizin için ne kadar rahatsız edici olduğunun farkındayım. Hemen karşınızda oturuyor ve size bir o kadar yakın. Ne kadar görmek istemediğiniz kaçtığınız belki de utandığınız yanlarınız karşınıza geçmiş oturuyor. Belki bu durumun içinde sizi rahatsız eden bir şekilde sırıtıyor da olabilir. Peki bu randevuya olumsuz yanıt verdiğinizi varsayalım. Keyifli geçen günün sonunda, uyumaya karar verdiğinizde rüyanızda size neden randevuya gelmediğinizi soracaktır. Huzursuz bir şekilde uyanıp günlük rutinlerinizi devam ettirirken yolda sizi tetikleyen bir travmanızla yüz yüze geleceksiniz. Sonraki bir gün, komşunuzla gereksiz bir olaydan kavga edecek ve gece boyu tüm konuşmayı zihninizde devam ettireceksiniz. Tüm bunlar komşunuz uyurken olacak. İş yerinizdeki sevmediğiniz o kişinin terfi aldığını duyacak buna içten içe hem sinirlenecek hemde o kişiyle kendinizi kıyaslayıp duracaksınız. Buna benzer rahatsız edici durumlar devam edecek ve gölgeniz sizi o masada hep beklemeye devam edecek. Gelmemek için verdiğiniz her kararda sandalyede oturan gölgeniz büyümeye devam edecek. Gölgenin canavarlaşması durumu dediğimiz bu hal artık ertelediğiniz randevuların kesilen hesabına benzer. O kadar kaçtınız ve ötelediniz ki şiddetle uyandırılmaya çağırıldınız. Bu bastırdığınız, kaçtığınız ve görmezden geldiğiniz her şeyin bir volkan gibi patlamasına benzer.
Beyaz kuğu olmaya bu kadar odaklanırken aynı zamanda siyah bir kuğu da olabileceğiniz gerçeğinden uzak durmayın. Belki en değerli hazineniz oradadır ve siz o kilidi açmadığınız için bir ömür kendinizi yoksul sanarak yaşayacak ve adını koyamadığınız ızdırabın suçlusuna hayat adını vereceksiniz...
2
Takipçi
5
Gönderi
9
Beğeni
Son Duyurular
Henüz duyuru bulunmuyor.
Yorumlar
Yine harika bir yazı olmuş 🙌