İçerik Resmi

KÜÇÜLEN EV


favorite 1 visibility 5 bookmark 0


KÜÇÜLEN EV
 
Keşke mevsimlere romantizmle bakabilseydim. Belki kışın soğuğuna, karın beyazına övgüler düzer; elimde kahve, dizimde battaniye, pencereden dışarıyı izlediğim o şık sahneleri gönül rahatlığıyla anlatabilirdim. İnsanlar gibi "kışın ayrı bir huzuru var" diyebilirdim mesela. Ama diyemem. Çünkü kış gelince çocukluğum üşür.
 
Evet… Ta çocukluğuma dayanır kışla husumetim. Kış bastırınca ev bile küçülürdü bizde. Üç odalı bir salonlu evin sınırları birden daralır, hayat sobanın yandığı tek odaya sıkışırdı. O oda bile tam ısınmazdı; sobanın dibinde terler, birkaç adım geri çekilince tekrar üşürdük. Annemin sabah kül dökerken çıkardığı o metal sesini, babamın kömür kovasını doldururken havaya karışan o keskin toz kokusunu halâ hatırlarım. Evdeki ısıtma değil, ısınmaya çalışma haliydi bizimkisi.
 
Kar yağdı diye tatil edilen okul, çoğu çocuk için sevinçti belki ama benim için evde uzun bir can sıkıntısıydı. Sokağa çıkmak yasak, televizyon tek kanal; zaman ağırdı. Tatil edilmediği günler ise ayrı bir çile… Dolmuşlar mahalleye çıkmaz, biz de kara bata çıka suyu çeken o ağır botlarla eve kadar yürürdük. Fırın arabaları yolda kalır, bakkalda ekmek tükenir, borular donduğu için musluktan su bile akmazdı. Kış, bizim evde hep biraz eksik, biraz kesik, biraz yarım kalırdı.
 
Yılbaşına doğru satın alıp bir bir tebrik yazıp akrabalara gönderdiğimiz kartpostallardaki gibi olsaydı ya kış. Çocuklar en konforlu kıyafet ve pelerinlerle geyiklerin peşinde, neşeyle kartopu oynarlarken Noel Baba onlara hediye dağıtma telaşında. Süslenmiş Noel ağaçlarının dibi hediye paketleri, sofralar envai çeşit yiyecek dolu. Tabi o vakitler bir kendi halimizi görüyoruz bir kartpostalları. Çocuğuz haliyle öyle olur sanıyoruz gerçekten de o memleketlerin kışları.
 
Kışın insanı yavaşlattığını, düşünceleri derinleştirdiğini söylerler. Doğrudur belki. Ama benim içimdeki kış, bütün bu romantizmden önce, sobanın etrafında elini ovuşturan küçük bir çocuğun nefesinden ibarettir. Bir çocuğun üşümesi, mevsimin soğuğundan değil; hayatın ona öğrettiklerinden kalır çünkü.
 
Yıllar geçti, ben büyüdüm; evler değişti, ısınmak kolaylaştı. Artık hiçbir musluk donmuyor, botlar su çekmiyor, fırın arabaları yolda kalmıyor. Ellerim ayakların donmuyor hiç soğuktan hatta kar bile yağmıyor artık. Ama insanın içindeki çocuk var ya… O, bir kez üşüdü mü kolay kolay ısınmıyor.
 
Bugün en sıcak odada bile içimde hafif bir ürperti dolaşıyorsa, bilirim ki o, yıllar öncesinin o küçülen odasından sızan soğuktur. Dışarıdan bakıldığında kış zengindir; bembeyaz, sakin, gösterişli. Ama benim içimdeki kış hâlâ yoksuldur. 
Ve insan, bir mevsimi değil, önce çocukluğunu affedebildiği gün sevebilir aslında.
Ben halâ o gün gelmediği için kışı sevmem. 

Önerilen Yazılar

Article Image

Hayaller iyi ki varmış...


favorite 1 visibility 6 bookmark
Article Image

Bir Mevsimin Unutuluşu


favorite 6 visibility 22 bookmark
Article Image

Yazmalıydı insan


favorite 0 visibility 2 bookmark
Article Image

Serzeniş 2...


favorite 0 visibility 1 bookmark

Yorumlar