Sen mi geldin. Kaç saattir seni bekliyorum. Korkudan neredeyse ölecektim ve sen benim en sadık dinleyicim yeni gelebildin.
Tamam sabırlı ol anlatıyorum. Sabah üç suları kapı hızla vuruldu korkuyla yataktan kalkıp kapıya gittim. Kapı dürbününden baktım önce ama karanlıktan başka birşey göremedim. Bu sırada vurmaya devam ediyordu. O kadar sert ve kızgındı ki açmasaydım kapıyı kıracaktı. Kapıyı açar açmaz beni geçip kütüphaneme yöneldi. Bütün kitapları yak ve külleri bana ver dedi. İtiraz etmek mi deli misin hemen dediğini yaptım bir kavanoza külleri koyup verdim eline. O an korkudan başka hissedecek bir duygum yoktu. Hemen gitti hatta yok oldu. Polis mi? Komiksin gerçekten deli derlerdi bana... Dur anlatıyorum.
Saat on gibi gözümü yatağımda açtım önce kabus sandım. Hemen kütüphaneme koştum ama ne yazık ki hiçbir kitabım yoktu. Yaktığım yerde biraz kül izleri vardı. Editörümü aradım ama böyle bir numara kayıtlı değil mesajı çıktı karşıma. Neler oldu hiç anlamadım. Giyinip yayınevime gittim bakkal vardı yerinde göbekli küçük bıyıklı şiveli bir bakkal. Bana kahkaha attı ekmek al bir tane acıkmışsın sen dedi. Deliritır muyum diye seni çağırdım. Hatırlıyorsun dimi. Okudun bütün kitaplarımı. Şimdi hatırlamak istediğin bölümü yaz sana hatırlatıcam ve sen bulmama yardım edeceksin kimdi o?
Yorumlar