İçerik Resmi

Rüya


favorite 0 visibility 9 bookmark 0



İçerideydim. Oturuyordum. Sadece etrafı izleyebiliyordum.
Kimse beni duyamıyordu o an... Ya da belki de duymak istemiyorlardı.
Oysa beni seven insanlar vardı içeride.
Ayaklandı birisi, diğerine doğru yöneldi.
Ben de ayağa kalktım, diplerine yanaştım.
Sorun buradaydı işte: Beni duymak bir yana, görmüyorlardı bile.
Hayır... Hayır! Beni gerçekten görmüyorlardı.


Odaya bir şeyler oldu. Ne oldu bu odaya?
Sanki zemin ayaklarımın altından kayıp gidiyordu.
Bir hışımla kapalı olan kapıyı açıp koridora fırlattım kendimi.
Burası, kendimi iyi hissettiğim yerdi.
Ama burada içim kararmıştı artık.


Yağmur sesleri gelmeye başladı, balkona koştum.
Gökyüzü bomboştu ama yağmurun sesini içimde hissediyordum.
Birisi geldi yanıma. Kimdi o?
Göremedim yüzünü ama... ama çok tanıdıktı.
Ona bir kez daha baktım.
İkinci bakışımda ortadan kayboldu.


Diğer balkona gittim.
Gerçekte de vardı burası; çok severdim.
Koştum, çok terlemiştim...
Bir anda ışıklar söndü.
Ben daha da karanlıklaştım.
Karmakarışıktım. Kötü hissediyordum kendimi.
Çok kötü... Çok!


Tekrar gittim içeriye ama kimse yoktu.
Bu kez herkes ortadan kaybolmuştu.


Kapıya baktım bir an, sonra tekrar içeriye.
İki kişi gördüm. Birinin elinde bir bebek vardı.
Elinde bebek olan mahluku tanıyordum. Evet... Tanıyordum onu!
Ama neden bilmiyordum; ona karşı inanılmaz bir öfke vardı içimde.
Üstüne yürüdüm. Elinden aldım o bebeği.
Yapmak istemediğim şeyler yaptım.
Yüzüne vurdum o bebeğin.
Ağlamadı. Yine vurdum... Yine, yine, yine!
Ağlamadıkça vurdum ama asla ağlamadı.
Onun yerine ben ağlamaya başlamıştım.
Diğeri kimdi, tanımıyordum.
Yüzüne baktım, yabancıydı.
Arkamı dönüp ağladım.
Önüme tekrar baktığımdaysa onlar da ortadan kaybolmuştu.


Neden kimse yanımda kalmıyordu?
Neden? Neden?!

Ağlamaya devam ettim.
Ağlarken kapadığım gözlerimi açtığım an...
Ben de kayboldum bir anda.


Farklı bir yerdeydim artık.
Burası çok tanıdıktı ama bir o kadar da gerçek dışıydı.
Hiç görmediğim yerler, hiç tanımadığım yüzler...
Nasıl bu kadar tanıdık gelebilirdi?


Birisi geldi yanıma.
Beni çok seven birisiydi. Belliydi!

Zaman çok hızlı akıyordu bu yerde ama o, bu akan zamana rağmen hâlâ yanımdaydı.
O, kaybolmuyordu.
Bu kez ben kaybolmak istedim.
Biliyordum; burası gerçek değildi.
Ama önceki de gerçek değildi...
Gerçek neydi?


Uyanmaya çalıştım.
Bilincim yerindeydi artık ama uyanmak istesem de uyanamıyordum.
Canımı acıttım. Kendimi bıçakladım!
Ama yine de uyanamamıştım.


Koştum. Eve koştum!
Varamadım eve.
Ev neredeydi?
Ev yoktu...


Kendimi yere bıraktım artık.
Ama bu, öyle basit bir bırakış değildi.
Zarar verecek kadar sert bıraktım kendimi sırtüstü.
Ben şuna inanıyordum: Acı çekmeyeceğim!
Kendimi yere bıraktığımda ciddi bir acı hissettim.
Fakat bu nasıl olabilirdi?
Bu dünya gerçek değildi...
Ama acı, gerçekti!



Acı hissettim... Ama geçip gitti.
Oradan kurtulmuştum.
Bu daha iyiydi.
Ama ben hâlâ gerçek dünyada olmadığımı biliyordum.


Garipti bu. Çok garipti!
Bir insanın rüyada olduğunu bilmesi çok garipti...
Oradan çıkmak isteyip uyanamaması... Daha da garipti!
Uyandığını sandığı an bile hâlâ rüyada olması gibi...


Sonunda gerçekten uyandım.
Ama yine sordum kendime:


“Burası gerçekten gerçek miydi?”


Nihayet... Gerçekti.

Önerilen Yazılar

Article Image

I RAN OUT OF IDEAS


favorite 6 visibility 60 bookmark
Article Image

Anneanemin harikalar diyarı


favorite 2 visibility 30 bookmark
Article Image

Kurşun Asker


favorite 2 visibility 16 bookmark
Article Image

DERDİMİZ HİSSETMEK


favorite 2 visibility 7 bookmark

Yorumlar