İçerik Resmi

Yarenin bir Günü


Yazar Ays
favorite 2 visibility 20 bookmark 0


sevgili günlük

artık ne kadar değersiz hissettiğimi anlatmayacağım. Öfke nöbetlerim, zihnimi rahatsız eden ucu kaçık sesler ve eyleme dökemediğim kararlarımdan bahsetmeyeceğim. Geride bıraktım bunları. Benden ne kadar uzak olurlarsa o kadar iyi. 

Bugün sana bir meyve tarlasından bahsedeceğim. İçinde bir sürü çileğin beraber yetiştiği bir tarlaydı. Bugün gittim ve yeşillikler arasında altınlarmış gibi kırmızı tatlı meyvelerin içlerinde dolaştım. Güneşin anlıma, gözüme ve gönlüme vurmasına izin verdim. Yüzüme ılık ılık hafif rüzgarlar esti. Nefes alıp veren bedenimi tarlanın içinde küçücük hissettim. Aynı zamanda özgürdüm.

O tarla da yalnızdım ama öyle yapayalnız, yalpalayan bir yalnızlık değildi. Hürriyetle buluşmuş bir yalnızlıktı. Yalnız başına değil tek başına olmaktı.

Etrafıma huzurla baktım günlük. Huzuru iliklerimde hissettim. Huzur o tarlanın içinde bekliyordu da orada karşılaşmıştım sanki. Geçip giden ömrümün en nadide anı parçalarından birinde olduğumu yüreğimin sesinden işittim. O an hiç bitmesin istiyordum, sanki bir film sahnesinin feraha eren sahnesindeydim.

Sonra ne mi oldu?

Geri döndüm günlük. Sahne bitmiş, ışıklar kapanmış ve ben eski rolüme geri dönmüştüm. Kabul etmeye çalışmayı denedim günlük. Kendi hayatımı sadece karanlıkta görmemeyi düşündüm. Belki hayatım değil karanlıkta olan benimdir dedim. 

Olmadı, yapamadım yine. Ancak bunu kabul ettim biliyor musun?

Yakınmayacağım, kötü hislerimden, değersizlik düşüncelerimden ve bir çok şeyden bahsetmeyeceğim artık kararlıyım. İnsan bir şey yapamayınca konuşuyor sadece ve ben konuştukça orada daha çok batıyorum sanki. Aynı yerde dolaşıp bataklıkta derinleşmenin manası yok.

İçimde bu hisleri güçsüz bırakmayı deneyeceğim, onlar yok gibi davranırsam belki yok olurlar. Keşke sende bir fikir söyleyebilseydin be günlük.

Neyse sağol en azından dinliyorsun.

Sevgiler, Yaren..
Defterini kapatıp sandalyesinden kalktı ve yatağına oturdu. Hastanede ki en geniş oda onundu. Akıl ve ruh sağlığı hastanesinde geçirdiği 17. Ay yani 1 yıl + 5 ay, 457. günündeydi. 

Penceresiz odasında kendi karanlığından kurtulmayı denedi. Başaramayacaktı. 

Elinde kendinden vazgeçmek için hiçbir imkan bırakmamışlardı. Çilek bahçesi yalandı, bahçeye çıkınca hayal ettiği, yazarken kendini kurguladiğı bir zihin oyunuydu. 

Yazarı ve başrolü olarak ne kadar farkında olduğu tartışılırdı. Şimdi odasında hayal edecek güzel hiçbir şey yoktu. Duvarlar iğrenç bir beyazla kaplı, oda neredeyse bomboştu.

Damarlarında ki kanın sabırsızlandığını, kalbinin hızlandığını hissetti. Gitmek istiyordu, gerçek bir çilek tarlası görmek istiyordu. Burada durmaktan bıkmış hisleri o kadar baskınlaşmaya başlamıştı ki bedenini tutamayıp odada volta atmaya girişmişti.

İç sesi ona yalvarıyordu "buradan gitmeliyiz"

"Bunu denedin, olmadı" dedi dişlerini sıkıp öfkeyle fısıldarken, odada daha hızlı yürürken ellerini saçlarına geçirmiş kafasınındaki iç sesine öfkesini belli edercesine tuttuğu tutamları sıkıyordu. 

"Ne olursa olsun bi çözüm bulmalısın

Çilek tarlası..

Güneş..

Özgürlük..

Diğer insanlar için sıradan olan şeylerken senin için hayal olmasına katlanamazsın..."

İç sesi susmak bilmezken hala odanın içinde dolasiyordu. Yorulup uyumayı diledi. Başka bir seferinde de ona aldıkları defteri beğenmediğinde böyle sinirlenmiş odada saatlerce dolaşmis, duvarlara vurmuş, bir şeyler fırlatmış en sonunda yorulup uyumuştu. Uyandiginda hala yorgun hissediyordu ama öfke nöbeti sonrası sakinlik olduğundan bu hissi istiyordu. Uçurumun köşesine kadar koşup düşmeyip orada sert rüzgarı hissetmek gibiydi. Ölmek yerine o manzarayı seyretmek... zorunlu da olsa böyle bir histi.

Durup bunu düşünmeyi denedi. Odanın ortasında durup kendini sakinleştirmeye çalıştı. Elleri hala saclarinda sinirden dişlerini sıkıp inlerken içinde bir savaş veriyordu.

Tam o anda odaya yemeği için bir hemşire girdi. Tüm hisleri daha soğumadığından onu görmek hislerini daha güçlü bir şekilde kaynama noktasına ulaştırıp taşırdı. 

Ona yaklaşan masum kadına saldırdı. 



Her şey sonunda zıttına dönüyordu. Gün doğunca ardından batımı, batınca hemen ardından doğumu gerçekleşiyor, insan doğunca ölüyor, başlangıç olmadan zıttı "son" var olmuyordu. Yarenin hissettiği tüm duygular zıttına dönmüş, tüm düşünceleri tersine evrilmişti. 

3. kez bir hemşireye saldırdığından dolayı şimdi bir hücrenin içinde daha da az özgürdü. Tek farkı boyundan çok daha yüksek bir yerde küçük bir pencereden gündüz olduğu için güneş ışığı giriyordu. Hücreye akşama doğru sokmuşlar ve sakinleşmesi için bir şeyler enjekte etmişlerdi. O vakitten öğlene kadar yaklaşık 18-19 saat uyumuş şimdi ilacın etkisi geçse de uyuşuk hissediyordu. İlacı tekrar verseler bu kadar olmazdı.

Dünden kalan son anlarda içinde tutamadığı özgürlük, harekete geçme, kurtulma hissi ne kadar yoğun ve baskınsa şu an o kadar yoktu. Tamamen kabullenmişti. O duyguların hepsini dün tükettiğinden bugüne kalan kabullenmek, sakin olmak, pasif kalmaktı belki de. 

Oturduğu minderde 3 saattir kıpırdamıyordu. Zihninden geçenlerin ne olduğunu bilmiyor sadece nefes alıyor, o sesler sustuğu için iyi bile hissediyordu. En son başını kaldırıp güneş ışığının vurduğu yere baktı. O pencereden çıkmak aklına bile gelmedi, öğrenilmiş çaresizlik ya da ismi neyse hayatını değil olanları kabul etmek zorunda olduğunu keşfetti. Hayatının onun elinde olmadığının sansürsüz gerçekliğiyle yüzleşen birinin hissettiklerini hissetti. Odanın küçüklüğü Klostrofobisi olmasına rağmen onu hiç etkilemiyor aksine kendisini o kadar küçük görmeye başladığından büyük ve ferah bile geliyordu. 

Boşlukta kaybolmamayı umut ederek istenildiği gibi orada oturup sakin kaldı. Kendi hayat çizelgesinden çıkamayacağını kabullenerek başladığı yere geri döndüğünü fark etti. Bu hastaneye geldiği ilk aylar sürekli bu odaya girip çıkıyordu. Hayat çizgisinin baş kaldırarak ilerlemediğini, sahiplenince değil kendisini ona bırakınca değişeceğini düşündü. Bu bölümden alacağı kendisini tanrı sanmamaktı belki de. Dersini alıp devam edeceği yerdi hayat, ders ve sınav iç içeydi. Bu düşüncelerinin ardını getirmeden bedeni gevşedi. 

Zihinsel olarak kendini rahatlatmıştı. Her zaman ki gibi sahte bir kaçış yolu olmamasını umarak gözlerini başka bir uykuya teslim etti. 

Önerilen Yazılar

Article Image

Sanatoryum
bookmark


favorite 12 visibility 177
Article Image

ÇOK GEÇ JALDINIZ...
bookmark


favorite 2 visibility 15
Article Image

Zihnimden bir kesit
bookmark


favorite 2 visibility 6
Article Image

Nedensiz de Sevilir
bookmark


favorite 2 visibility 3

Yorumlar