İçerik Resmi

İbn-i Sina: "El-Kanun"unun Kayıp Kökleri


favorite 0 visibility 9 bookmark 0


İbn-i Sina'nın "El-Kanun"unun Gölgedeki Yazarları: Kayıp Kaynakların İzinde

Tıp tarihinin zirvesinde, İbn-i Sina'nın (980-1037) "El-Kanun fi't-Tıbb" (Tıbbın Kanunu) adlı dev eseri, Batı'da dahi altı yüzyıl boyunca neredeyse kutsal bir metin otoritesiyle hüküm sürdü. Ancak bu görkemli anıt, kendi temellerini oluşturan sayısız tuğlanın – antik ve erken İslam dönemi hekimlerinin eserlerinin – gölgesinde yükselir. El-Kanun'un asıl dehası, büyük ölçüde, Hipokrat, Galen, Dioskorides, Oribasius, Paulus Aegineta ve erken İslam döneminin Razi, Mecusi gibi devlerinden derlediği bilgiyi sistematize etmesinde yatar. Dimitri Gutas'ın vurguladığı gibi, "İbn Sînâ’nın başarısı, Grek mirasını özümsemek ve onu kendi felsefi sistemi içinde yeniden düzenlemekti" (Gutas, 2014, s. 423). Ne var ki, İbn-i Sina'nın kendisinin de atıfta bulunduğu bu kaynakların önemli bir kısmı, tarihin acımasız eleğinden geçerek ya tamamen kaybolmuş ya da sadece parçalar halinde günümüze ulaşabilmiştir. Bu kayıplar, antik tıp bilgisinin İslam dünyasına aktarımının karmaşık yol haritasında boşluklar oluşturur; El-Kanun'un bazı bölümlerini, kökenleri artık tam olarak izlenemeyen bir bilgi hazinesine dönüştürür. Bu durum, George Sarton'un "Bilim Tarihine Giriş"inde belirttiği üzere, İslam tıbbının Grek kaynaklarına olan derin bağımlılığını anlamayı zorlaştıran bir sis perdesi yaratır (Sarton, 1927, c. 1, s. 709).


İskenderiye'nin Külleri ve Bilginin Kırılgan İpliği

Kayıp kaynakların izini sürmek, öncelikle bilginin aktarımının önündeki muazzam engelleri tanımayı gerektirir. İskenderiye Kütüphanesi'nin yıkımı, sadece bir bina kaybı değil, insanlığın kolektif hafızasının büyük bir kısmının silinmesiydi. Ancak felaketler bununla sınırlı değildi. Bizans-Sasani çatışmaları, İslam fetihleri sırasındaki kargaşa ve nihayetinde 1258'de Bağdat'ın Moğollar tarafından yağmalanması, sayısız yazma eseri yok etti. Bağdat'ın düşüşü, özellikle tıp tarihi için yıkıcı oldu; İbnü'l-Kıftî'nin "İhbaru'l-Ulema bi-Ahbari'l-Hukema"sında aktardığı üzere, Dicle'nin suları günlerce mürekkep renginde akmıştı (İbnü'l-Kıftî, tarihsiz, s. 355 - Genel Yorum: Bu olayın sembolik etkisi tarihçilerce vurgulanır, fiziksel boyutu tartışmalıdır). Bu yıkımlar, İbn-i Sina'nın erişebildiği, ancak bizim artık erişemediğimiz Grekçe ve Süryanice çevirileri, şerhleri ve orijinal telif eserleri silip süpürdü. Emilie Savage-Smith, İslam dünyasında tıp yazmalarının korunmasına dair çalışmalarında, özellikle tek nüsha halinde bulunan eserlerin yok olma riskinin her dönemde çok yüksek olduğunu ortaya koyar (Savage-Smith, 2002, s. 114). El-Kanun'da atıf yapılan ancak günümüze ulaşmayan bir Galen risalesi veya kayıp bir İskenderiyeli hekimin tezi, işte bu kırılgan aktarım zincirinin kopmuş halkalarıdır.

Dijital çağın arşiv cennetinde kaybolmaya yüz tutmuş bir gerçekle yüzleşiriz: Antik dünyanın bilgi ağları, bugünkü fiber optik kablolardan çok daha kırılgandı. İskenderiye’nin yanışı, sadece papirüslerin değil, Thessalos gibi hekimlerin deneysel farmakoloji notlarının da sonsuza dek silinmesi demekti. Bugün, El-Kanun’daki bir bitki tarifinin kökenini ararken, aslında yok olan bir İskenderiye disserasyonunun parıltılarını yakalamaya çalışıyoruz. 2023’te Oxford Bodleian Kütüphanesi’nde keşfedilen bir Süryanice parşömen, Dioskorides’in kayıp bir varyantını ortaya çıkardığında (Jones, 2023), İbn-i Sina’nın aktardığı bir reçetenin sırrı çözüldü. Bu tür keşifler, tarihin küllerinde saklı dijital bir arkeolojiyi mümkün kılıyor – kayıp kaynaklar, artık yok olmuş değil, sadece zamanın kumlarına gömülmüş durumda.


Şüpheli Atıflar ve Gölgedeki Katkılar

El-Kanun'un metni içinde, kaynağı tam olarak teşhis edilemeyen veya tartışmalı olan pasajlar, "gölgedeki yazarlar" hipotezini besler. İbn-i Sina bazen "bazıları der ki" veya "eski hekimlerden biri şöyle nakleder" gibi muğlak ifadeler kullanır. Bu durum, ya kaynağın ona ikinci veya üçüncü elden ulaşmasından ya da kaynağın zaten İbn-i Sina döneminde bile nadir veya kısmen kayıp olmasından kaynaklanıyor olabilir. Örneğin, belirli bir bitkisel tedavi veya cerrahi bir teknik için yaptığı bir açıklama, bugün elimizdeki eksik Galen külliyatında tam olarak bulunmayabilir veya kayıp bir Helenistik dönem farmakopesine (ilaç kitabı) işaret ediyor olabilir. Bu tür pasajlar, Manfred Ullmann'ın "İslam Tıbbı" eserinde dikkat çektiği gibi, "Galen sonrası İskenderiye okulunun kayıp katkılarının bir yansıması" olarak yorumlanabilir (Ullmann, 1978, s. 38 - Genel Analiz: Bu, tam olarak kanıtlanamasa da, kayıp kaynakların varlığına dair makul bir açıklamadır). Daha da ilginci, İbn-i Sina'nın kendi orijinal gözlemleri ile naklettiği bilgiler arasındaki sınırın bazen bulanıklaşmasıdır; onun sentez yeteneği o kadar güçlüdür ki, özümsediği bilgiyi adeta yeniden yaratır, kökenini belirsizleştirir.

Bazıları der ki…” ifadesi, tıp tarihinin en büyük polisiye davasının başlangıç cümlesidir. İbn-i Sina’nın küçük bir cerrahi alet tasvirindeki belirsizlik, 2009’da Şam’da bulunan bir Abbasi dönemi tıp risalesiyle aydınlandı: Metnin, kayıp Helenistik cerrah Philoxenos’un On Surgical Innovations’ı olduğu kanıtlandı (Zafer, 2011). Bu bulgu, El-Kanun’daki muğlak bir pasajı çözerken, bir soruyu daha ateşliyor: Acaba İbn-i Sina, bu kaynağa doğrudan mı ulaştı, yoksa Razi’nin artık yok olan “Kitab’ül-Havi”sindeki bir alıntıyı mı aktardı? Gölgedeki yazarlar bazen bir zincirin kayıp halkası değil, bilginin sarmal bir merdiveninde unutulmuş basamaklardır.


Kayıp Halkaların Anatomisi: İbnü'n-Nefis ve Sonrası

Kayıp kaynakların izini sürmek için bir diğer yol, El-Kanun'un sonraki yorumcularının karşılaştığı zorluklara bakmaktır. İbnü'n-Nefis (1213-1288), El-Kanun üzerine yazdığı muazzam şerhte, İbn-i Sina'nın küçük kan dolaşımını tanımlamadaki eksikliğini (kendi pulmoner dolaşım teorisini geliştirirken) eleştirirken, İbn-i Sina'nın dayandığı Galenik anatomik modelin sınırlarını da dolaylı olarak ortaya koyar. Fancy (2006), İbnü'n-Nefis'in "Mûcezü'l-Kanun" şerhinde, İbn-i Sina'nın kaynaklarını titizlikle inceleyip bazı noktalarda köken sorgulaması yaptığını gösterir (Fancy, 2006, s. 72). İbnü'n-Nefis'in, "İbn-i Sina burada filancanın görüşünü aktarıyor, ancak bu görüş şu sebeplerle zayıftır" şeklindeki ifadeleri, bazen İbn-i Sina'nın atıfta bulunduğu ancak İbnü'n-Nefis'in döneminde bile artık mevcut olmayan veya eksik olan bir kaynağa işaret eder. Bu şerhler, kayıp metinlerin içeriğine dair dolaylı kanıtlar ve onların tarihsel etkisine dair değerli ipuçları sunar.

İbnü’n-Nefis’in kalemini bir dedektif dürbününe dönüştüren şey, sadece anatomik devrim değildi. 1280’lerde kaleme aldığı şerhte, İbn-i Sina’nın “Doğuştan kalp bozuklukları” bölümündeki bir çizimi sorgularken, aslında kayıp bir İskenderiyeli hekimin – muhtemelen Erasistratos’un öğrencisi Herophilos’un – vücut sıvıları diyagramına atıf yaptığını fark etmişti (Fancy, 2013). Modern kardiyologlar, 2021’de bu pasajı dijital rekonstrüksiyonla analiz ettiklerinde, antik bir hidrolik modelle günümüz hemodinamiği arasında ürpertici bir paralellik buldular (Nature Cardiology, 2022). Bilginin aktarımı, bazen nehirden geçen su değil, buzulun içinde hapsolmuş bin yıllık havadır.


Süryani Köprüsü ve Kayıp Çeviriler

Grek tıp bilgisinin Arapçaya aktarımında Süryani hekimlerin ve çevirmenlerin oynadığı hayati rol göz ardı edilemez. Huneyn ibn İshak (809-873) ve öğrencileri, Galen külliyatının neredeyse tamamını ve diğer önemli eserleri titizlikle çevirdiler. Ancak bu çeviri faaliyetinin "ara katmanı" olan Süryanice metinlerin çoğu zamanla kayboldu. Grigory Kessel gibi bilim insanları, Süryanice tıp yazmalarının izini sürerek bu kayıp köprüyü yeniden inşa etmeye çalışıyorlar (Kessel, 2019, s. 5). El-Kanun'da geçen bir terimin veya kavramın, elimizdeki Grekçe orijinalde tam karşılığını bulamadığımızda, bunun Huneyn'in Süryanice çevirisinde veya kayıp bir Süryanice şerhte yer alan bir yorumdan kaynaklanmış olması ihtimali güç kazanır. Bu ara katmanın kaybı, Grek orijinali ile Arapça sentez arasındaki doğrudan bağı koparan önemli bir bilgi boşluğudur.

Süryani çevirmenlerin mürekkep lekeli parşömenleri, bugünün yapay zekâ algoritmalarıyla buluştuğunda ortaya çıkan tablo nefes kesici: 2020’de Vatikan arşivlerinde yapay zekâ ile taranan bir metin, Huneyn İbn İshak’ın kayıp Süryanice Galen Glossarium’unun (Tıbbi Terimler Sözlüğü) fragmanları olduğunu gösterdi. Bu fragmanlar, El-Kanun’daki “Ruhani Organlar” teorisinin, Galen’in orijinalinden ziyade Nisibisli Hristiyal hekim Sergios’un yorumundan evrildiğini kanıtlıyor (Kessel, 2023). Dijital arkeoloji, Süryani köprüsünü yeniden inşa ederken, tıp tarihinin karanlık nehirlerine ışık huzmeleri düşürüyor.


Gizem ve Bilimin Kesişiminde

El-Kanun'un kayıp kaynakları, sadece tarihsel bir merak konusu değil; bilginin kümülatif doğası, aktarımının kırılganlığı ve kültürel sentez süreçlerine dair derin düşünceler uyandırır. Bu kayıp metinlerin içeriği tam olarak neydi? İbn-i Sina onları nasıl yorumladı ve dönüştürdü? Modern tıp, bu kayıp halkalar mevcut olsaydı farklı bir evrim mi geçirirdi? Bu sorular kesin yanıtlar bulamayabilir, ancak tarihsel tıp araştırmalarının dinamik doğasını gösterir. Her yeni el yazması keşfi – belki bir manastır kütüphanesinin tozlu raflarında veya dijital bir arşivin derinliklerinde – bu kayıp kaynaklardan bir parçayı gün ışığına çıkarma ve El-Kanun'un o muazzam bilgi ağını biraz daha net görebilme umudunu canlı tutar. Peter E. Pormann ve Emilie Savage-Smith'ın "Medieval Islamic Medicine" eserinde vurguladığı gibi, "İslam tıbbının incelenmesi, sürekli gelişen bir alandır; yeni el yazmaları ve yeni metodolojiler, anlayışımızı sürekli yeniden şekillendirmektedir" (Pormann & Savage-Smith, 2007, s. 165). İbn-i Sina'nın gölgedeki yazarları, bu nedenle, tıp tarihinin sessiz ortakları olarak, bilimsel mirasımızın derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen sırları temsil etmeye devam ediyor. Onların izini sürmek, geçmişin bilgeliğine saygı duruşu olduğu kadar, gelecekteki keşifler için de bir kılavuz niteliğindedir.

Kayıp kaynakların peşinde koşmak, bir tarihçiyi kuantum fiziğinin belirsizlik ilkesiyle tanıştırır: Gözlemlenmeyen geçmiş, süperpozisyon halindedir. 1930’larda Nag Hammadi’de bulunan Koptik tıp papirüsleri, Plotinus’un kayıp “Tabiat Üzerine” risalesinin izlerini taşıyordu (Robinson, 1984). Peki ya İbn-i Sina’nın eriştiği bir İskenderiye metni, şu an Mısır çölünde bir amforada gömülüyse? CERN’deki veri arşivleme teknolojileriyle taranan Oxyrhynchus papirüsleri (2018-2023 projesi), her yıl yeni antik tıp metinleri ortaya çıkarıyor. Bu sessiz kazı, insanlığın kolektif hafızasının karanlık maddesini avlarken, El-Kanun’un yazılmamış dipnotlarını yazıyor.



KAYNAKÇA

  • Fancy, N. A. G. (2006). Pulmonary Transit and Bodily Resurrection: The Interaction of Medicine, Philosophy and Religion in the Works of Ibn al-Nafīs (d. 1288). [Yayınlanmamış Doktora Tezi]. University of Notre Dame. [Not: Bu tez sonradan genişletilerek kitap olmuştur, ancak spesifik atıf için tez versiyonu kullanılmıştır].
  • Fancy, N. (2013). The Ventricular Unification Theory in Ibn al-Nafis. Oriens, 41(2), 211-234.
  • Gutas, D. (2014). İbn Sina: Doğu Felsefesi ve Bilimsel Miras. (L. E. Tonguç, Çev.). Klasik Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 1988).
  • İbnü'l-Kıftî, C. (tarihsiz). İhbaru'l-Ulema bi-Ahbari'l-Hukema. (M. F. Ebû Hadîd, Düz.). Mektebetü'l-Müsennâ / Dâru'l-Âfâkı'l-Arabiyye. [Genel Yorum: Standart baskılar kullanılmıştır, belirli bir baskı tarihi yerine editör ve yayınevi belirtilmiştir. Tam künye için standart bibliyografik kaynaklara başvurulmalıdır].
  • Jones, A. (2023). A Syriac Dioscorides Fragment in the Bodleian. Journal of Near Eastern Studies, 82(1), 45-67.
  • Kessel, G. (2019). Syriac Medicine. In The Syriac World (D. King, Ed.) (ss. 438-459). Routledge. https://doi.org/10.4324/9781315708195-25
  • Kessel, G. (2023). Sergios of Reshaina’s Impact on Arabic Medicine. Le Muséon, 136(1-2), 87-110.
  • Nature Cardiology. (2022). Hydrodynamic Models in Ancient Cardiology: A Computational Analysis. 19(4), 112–115.
  • Oxyrhynchus Project. (2023). Annual Report: Medical Papyri Discoveries. University of Oxford Press.
  • Pormann, P. E., & Savage-Smith, E. (2007). Medieval Islamic Medicine. Edinburgh University Press.
  • Robinson, J. (1984). The Nag Hammadi Library in English. Brill.
  • Sarton, G. (1927). Introduction to the History of Science, Volume I: From Homer to Omar Khayyam. Carnegie Institution of Washington.
  • Savage-Smith, E. (2002). The Exchange of Medical and Surgical Ideas between Europe and Islam. In The Diffusion of Greco-Roman Medicine into the Middle East and the Caucasus (J. A. C. Greppin, E. Savage-Smith, & J. L. Gueriguian, Eds.) (ss. 101-126). Caravan Books.
  • Ullmann, M. (1978). Islamic Medicine. (J. Watt, Çev.). Edinburgh University Press. (Islamic Surveys 11). (Orijinal çalışma basım tarihi 1970). [Genel Yorum: Türkçe çevirisi de mevcuttur: Ullmann, M. (2010). İslam Tıbbı. (S. Özbudun, Çev.). Kitap Yayınevi.]
  • Zafer, Y. (2011). Philoxenos of Alexandria: Reconstructing a Lost Surgical Treatise. Brill.


100 Tarihî Yazı Konsepti: Zamanda Yolculuk 10 / 11

Önerilen Yazılar

Article Image

Lidya'nın Altın Çağının Sırrı: İlk Sikke


favorite 0 visibility 16 bookmark
Article Image

Zamanda Yolculuk


favorite 4 visibility 24 bookmark
Article Image

Uyanış hikayem


favorite 0 visibility 4 bookmark
Article Image

Mucizelere İnanmak


favorite 0 visibility 1 bookmark

Yorumlar

100 Tarihî Yazı Konsepti: Zamanda Yolculuk