Bölüm 1
Saliha ve eşi özel muaynehanede sıra bekliyordu. Danışma bölümünde bekleyen kadın “Buyrun.” Diyerek sıranın onlara geldiğini söyledi. Saliha kapıyı çaldı, “Merhaba Hocam, kolay gelsin.” Dedi.
DOKTOR: Hoşgeldin Saliha hoşgeldin. Erdem nerede? Tek mi geldin?
SALİHA: Yok, o beni hep bekleme odasında bekliyor ya. Benim tek gelmem zor. Yani şimdilik. Ehliyete yazıldımda.
DOKTOR: İyi iyi, iki dakika onu da çağırıver sana zahmet.
SALİHA, DOKTOR’un Erdemi neden çağırdığını anlamaya çalışırken ERDEM’in yanına geldi. Titrek bir sesle.
SALİHA: Doktor seni de istiyor. (Ikiside telaşla geldi.)
DOKTOR: Buyrun oturun, oturun.
ERDEM: Bir sıkıntı yok inşallah.
DOKTOR: Yok yok. (Kağıtları karıştırdı.) Bu sizin 6. tüp bebek tedavisi değil mi?
Bölüm 2
Başka bir yerde başka bir hasta vardı. Devlet hastahanesinde annesiyle bekleyen Nilgün’e sıra gelmişti. İçeri girdi ve “ Hocam ismimiz yandı ama.” Dedi doktaraa.
DOKTOR: Fatmanur Karcı değil mi?
NİLGÜN: Evet hocam.
DOKTOR: Tamam şöyle gelin. Şikayetiniz ne?
NİLGÜN: Hocam annemi geçen hafta getirmiştim. Felç geçirdi şekerden. Dört ilacı var düzenli aldığı ama sürekli dizini bükünce bağırıyor. Çünkü…
DOKTOR: Tamam tamam hatırladım. (Asistana döndü) Röntgeni Aç. Tamam, tamam, tamam.. Yatmadan önce hareket ettireceksin ileri geri dizleri, hafif hafif. Yoksa eklemlerini kitler kalır Fatmanur teyze. (O sırada Kapı Açıldı)
HASTA 1: Doktor bey müsait misiniz?
ASİSTAN: Çıkar mısın abla? Sıran geldiğinde gireceksin, ismin yanmamış ya. Nasıl insanlar var ya.
DOKTOR: (Asistana döndü.) Arveles 25 yaz.
NİLGÜN: Hocam şimdi bu ağrıları keser değil mi? Biz geçen Şehir hastahanesinde de doktora… (Kapı açıldı)
HASTA 2: Hocam iyi günler, Aylin hanım selamını iletti. Size haber vermiş herhalde.
DOKTOR: (Hasta 2’ye döndü.) Buyrun buyrun. (Nilgün’e döndü) Fatmanur teyze siz çıkabilirsiniz.
Bölüm 3
Erdem ve Saliha doktorun bu hamlesinden sonra strese girimişt.Erdem, doktora titrek ve sesle sordu “Evet doktor bey, bir sıkıntı yok değil mi? “
DOKTOR: Hayırlı olsun, Allah analı babalı büyütsün!
(ERDEM Ve Saliha sarılıp uzunca ağlamaya başladı. Ağlama bitince doktor araya girdi.)
DOKTOR: Şu an tahlil sonuçlarina göre. Tedavi cevap vermiş görünüyor. 3 gün sonraya bir daha teyit amaçlı HCG yapalım, olumlu olursa 5 hafta sonraya sekreterden randevu alırsınız ultrason için. Özellikle ilk 12 hafta dikkatli olmanız lazım. Şiddetli ağrı, kanama olursa beni arıyorsunuz. Annenin sağlıklı, sakin kalmasını istiyoruz, ağır işlere bu ara biraz ara ver SALİHA.
SALİHA: Peki ya 3 gün sonra olumlu çıkmazsa?
DOKTOR: Saliha stres yapmamalısın dedim sen stresle başladın. %70-80 aynı çıkar. Biz embriyo rahme tutunabilmiş mi diye bakacağız?
Bölüm 4
Nilgün 8 katlı binanın 7. Katına taşınmıştı. Eski mahallesinden iki gençte yardıma gelmişti. Annesini bu iki genç çarşafla taşıyarak yatağa taşıdı.
NİLGÜN: Heh böyle yatağa bırakın çocuğum.
GENÇ 1: Abla böylede mefta taşıyomuş gibi oldu.
GENÇ 2: Sus lan salak. Abla sen bu gevşeğin dediğine bakma.
NİLGÜN: Tövbe tövbe. Anne iyi misin? (Annesi mırıldanarak cevap verdi ancak ne dediği anlaşılmadı.)
NİLGÜN: Al şu 500ü oğlum haçlık yaparsın.
GENÇ 1: 500 ne ya abla?
GENÇ 2: Yav sus be artık sus.
NİLGÜN: Senin meftan olduğunda daha çok veririm oğlum, hadi baybay baybay. (Nilgün gençleri gönderdi.)
NİLGÜN: Çok şükür geldik be anne. Ağrıların nasıl? (Annesi inlemeye başladı.) Anladım, anladım dinlen biraz. 1 yıl oldu hala geçmedi senin bu dizlerin. Ama üzülme eski ev sahibimiz seni kış günü bir geziye çıkardı sıkıldığını düşünerek. Tabi bunda kirayı üç katına çıkarmasının da etkisi olabilir.(Annesi daha da sert inlemeye başladı.) Dur dur sakin ol. Olacağı varmış olmuş. Gönül isterki ev sahibini gençlere taşıtmaya 500den fazla vereyim amma, neyse. Onu bunu boşverde içer misin tarhana?
Bölüm 5
Uzun süre sonra mutlu haberi alan Saliha ve Erdem çiftinin çocukları doğmuştu. Ancak bir problem vardı. Çocuk kolikti ve uyku ile ilgili ekstra problemi vardı. Erdem delirmişçesine çocukla oynamaya devam etse de Saliha için durum o kadar pamuktan değildi.
ERDEM : Babasının gülü, babasının şekeri sen büyüdünde babanın omzuna mı kustun? He he?
SALİHA: Aşkım bu çocuk üşüttü bak sana diyim, üşüttü bak. Keşke açmasaydın balkonun kapısını ya.
ERDEM: Kız camın içinden mi geçeydim çamaşırı sermek için? Saliha Potter ve Evham Taşı… Sinemalarda!
SALİHA: Çok komik. Bu çocuk hasta olursa senin gırtlağını asamla deşerim.
ERDEM: Yok yok bir şeyi yok benim prensesimin, bir şeyi yok benim pamuk şekerimin.
SALİHA: Çocuk ilgiden illalah etti. Baba ne olur sus artık diyor. Ver şu çocuğu Allah aşkına uyumuyo zaten.
ERDEM: İlgilenirim tabi, kolay mı oldu ona ulaşmak? Allah sonunda bize de nasip etti. Hem bana diyene bak. Geçen gece çocuk uyusun diye bana zorla twerk attırmadın mı?
SALİHA: Aşkım…
ERDEM: Hee..
SALİHA: O benim içindi…
Bölüm 6
Nilgün’ün annesinin inlemesini geçeği bir bıçak gibi yarıyordu. Ancak başka seçeneği yoktu Nilgün’ün. Fabrika’dan geldi ve kıyafetlerini çıkarmadan annesinin dizlerine masaj yapmaya başladı.
NİLGÜN: Anne biraz daha dayan ya. Vallahi bak ben hiç canın yansın istemiyorum anne. (Annesi inlemeye devam ediyordur..) Anne lütfen biraz daha daha dayan, bak üstümü başımı daha değiştirmedim fabrikadan geldiğim gibiyim. Şunu yap diyor doktor, yoksa kötü olurmuş dizlerin. (Annesin inlemesi siddetlenir.) Gözünü sevdiğim bu senin iyiliğin için, ilacını da aldın. Biraz daha sabret. (Daha da şiddetli bağırır.) Tek başıma bu kadar yapabiliyorum anne, Samet olsaydı. (Annesi sinirle inler, Nilgün elini birden çeker) Samet deyince az kalsın sinirden iyileşecekti kadın. Anne kocam öldü öldü merak etme ben artık dullar ordusundayım. Fabrikada çalışıp zar zor felçli annesine bakan bir dulum. Dulum. Dul. Ne biçim kelime ya? (O sırada yukarıdan vurma sesi gelir)
Bölüm 7
Saliha bu çığlıklardan rahatsız olarak yeri tekmeler. Çocuk uyumuyordur ve sinirler olabildiğince bozulmuştur.
SALİHA: Bu ne terbiyesizlik ya. Bu saate bağırıyorlar hayvan gibi. Tamam kızım tamam. Bak yarın sabah sağlık ocağına gidip gelmem lazım, tahlil verip geleceğim. Erdem? Erdem? (Erdem o sırada telefonla uğraşır) Erdem kalk bırak şu telefonu!
ERDEM: Ya bir dakika bir şeye bakıyorum.
SALİHA: (Bebek ağlamaya devam eder, Saliha bağırarak) Neyle uğraşıyorsun çocuğundan önemli ne? Görmüyor musun cebelleşiyorum burda ya!
ERDEM: Jelibon Madeni bulunmuş… Neyse geldim geldim.
SALİHA: Al şunu gözünü seveyim ben nasıl anneyim Allah rızası için ya!
ERDEM: Aşkım saçmalama…
SALİHA: Ya bırak Allah için. Aylardır bir çocuğu uyutamadım. Neyi yanlış yapıyorum, haketmiyor muyum ya ben bir çocuk sevmeyi, kucağımda uyutabilmeyi? (Duvara vurur) Yeter be kadın yeter anırma ya! Şu gruba yazacam artık ben ya!
Bölüm 8
WhatsApp grup yazışmaları başlar. İki daire arasındaki huzursuzluğun o kara dumanı apartman grubunu da kaplamıştır artık.
SALİHA: Ayıp artık ya. Bu saatte insanları rahatsız etmeye ne hakkınız var. Defalarca yazdık güzel güzel ama yetti ya. Küçük çocuğu olan insanlar var. Bu şekilde devam ederse polis çağıracağım bilginize.
NİLGÜN: Kardeşim özel durumum var dedim. Bilerek yapılan bir şey değil bu. Babanızın eşek çiftliği değil burası. Biz senin üst kattan öfke krizlerine, halı sirkelemelerine, koşuşturmalarına bir şey demiyorsak sende bazı şeyleri sineye çekeceksin kusura bakma.
SALİHA: Ya gerçekten anlamanız mı kıt? Ben size yaptığınız sesten bahsediyorum siz bana saçma sapan şeyler yazıyoruz. Şu gürültüyü kesin.
NİLGÜN: Bizim oralarda sizin gibiler için sonradan görme gavurdan dönme derler. Halden anlamaz olur sizin gibiler.
SALİHA: Sensin dönme terbiyesiz. Aşağıda işkence yapıyorsundur Allah bilir kadına. Bir daha duyayım basacağım şikayeti.
(NİLGÜN sinirden ağlayarak yatar.)
Bölüm 9
Nilgün ve Saliha alarm sesiyle uyanır. İkisinin de dışarıda işi vardır erken saatte. Hazırlanırlar evlerinde ve kapılarına çıkar. Asansör zaten 8. Kattadır. Saliha biner ancak 7. Kattan Nilgün’de asansöre basmıştır. Nilgün’de asansöre biner ancak göz teması kurmaz. Asansörün kapısı kapanır ancak kat arasında elektirik gider.
SALİHA: Olamaz ya elektirik gitti. Kaldık asansörde! Off ya.
NİLGÜN: Çalışmıyor düğmeler. Yardım edin! (Kapıya vurur) Biz asansörde Kaldık Yardım edin!
SALİHA: Hat çekmiyor ya.
NİLGÜN: Benimki de.
SALİHA: Kimse yok mu? Yardım edin!
NİLGÜN: Akşam çok şiddetli yağmur vardı. Elektrik kesintisi mesajı gelmişti bana.
SALİHA: Ne kesintisi ya. Niye söylemiyorsun olacak diye, yazsana gruba?
NİLGÜN: Terbiyesizin birine laf anlatıyordum akşam kusura bakma, unutuvermişim.
SALİHA: Senin uğursuzluğun yüzünden kaldık burada. Bağırmanızdan bozuldu belkide. Hattımda çekmiyor ya.
NİLGÜN: Dilinle çıkmayı dene. Dün iyi çemkiriyordun çeken hattınla.
SALİHA: Sus be terbiyesiz.
NİLGÜN: Sensiz terbiyesiz be, saygısız!
SALİHA: Pardonda gece vakti anıran sizsiniz, saat 11 ‘e kadar sizin sesinize uyumadı be çocuk. Saat dört buçukta zorla uyuttum.
NİLGÜN: Evet evet biliyorum sesinizi duymamak için kulağımı kapatıp uyudum. Hadi bebek anlamazda sende ayrı bir cinssin. Kocana bağırmalarından uyuyamadık bizde hanımefendi. Erdem artık kalk, kapat şu ışığı Erdem, Erdem getirsene şu bezi! Falan Erdem, filan Erdem, aman Erdem, yaman Erdem. Sende benim orduya katılırsın bu gidişle.
SALİHA: Ne ordusu be! İyice saçmalamaya başladın. Burada senle daha fazla kalamam ya. İmdat, kimse yok mu? Burada canavar gibi bir şey var kimse yok mu?
NİLGÜN: Ee aynadan tarafa bakmayıver sende kuzum?
SALİHA: Komik mi? Ya sen kendinden başkasını düşünmeyen bencilin tekisin. Ben bu çocuğu yıllarca bekledim, kaç defa tüp bebek denedim, kaç defa ağlaya ağlaya namazın başında Allah’a yalvar yakar uyudum haberin var mı? Doğamadı ayrı bir dert, doğdu apayrı bir dert. Benim artık gücüm kalmadı ölmek üzereyim lütfen ya, lütfen ya, lütfen!
(Saliha Ağlamaya başlar. Nilgün ne yapacağını bilemez sonra sakin ve utangaç bir sekilde lafa girer.)
NİLGÜN: Bencil değilim. Yani en çok onu olmamaya çalıştım. Mesela 2 erkek kardeşim anneme bakmadığında kocasını ve 6 yaşındaki oğlunu trafik kazasında yeni kaybetmis bir kız çocuğu olarak ben aldım yanıma. Halbuki anlarlar diye düşünmüştüm halimi. Hem bencil olsaydım Fabrikada beni sıkıştıran, ölümle tehdit eden usta başınıda taşıtırdım gençlere 500 liradan fazlaya mefta diye. Neyse özür dilerim komşum hakkını helal et, çok üzerine geldim. Seni anlamaya çalışmalıydım.
SALİHA: Heh geldi elektirik!
(Asansör 6’dan sıfıra doğru inerler ancak Saliha’dan ses çıkmaz. Tam dişarı çıkacakken NİLGÜN konuşur.)
NİLGÜN: Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münakaşaya devam etmişlerdi. Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.
SALİHA: (Saliha durur. ) Enfal Suresi 6. Ayet he. Haklısın bende eşeklik ettim. İkimizde yanlış yaptık, bende senden özür diliyorum. Sende hakkını helal et. Daha düzgün söylemeliydim. Herkesin derdi ayrı, dermanı veren ise aynı. (Gözgöze bakarlar ve aynı anda)
Bir gün yeni yeni uçmaya başlayan bir kuş uçarken gökyüzünde, yağmur değdi diye irkilivermiş aniden, canı olabildiğince sıkılmış ıslak kanatlarına. Ötmüş tüm gücüyle yağmura. Anlayamamış ilk bakışta yağmurun güzelliğini, kaldıramayacağından fazla yük verilmeyişini. Binmiş dağın tepesinde kala kalmış asansörde. Anladığında ise hakikatın sevgisini, oluvermiş bir zümrüdüanka fark ettiğinde…
SON
Yorumlar